Tikun 22 – 21
Şir Aşirim 8:6
שִׂימֵנִי כַחוֹתָם עַל-לִבֶּךָ, כַּחוֹתָם עַל-זְרוֹעֶךָ
“Beni kalbinin üzerine bir mühür gibi, kolunun üzerine bir mühür gibi kıl.”
Mühür sahibinin elindedir ama dokunulduğu yere izini bırakır.
Bu pasukta Şehina, Zeir Anpin’den Işıkları olan izlenimini, O sürgündeyken de onunla kalması için bırakmasını istemektedir.
Etten kemikten bir kralın mührünü gördüğümüzde, ona kralın gerçek sözleri gibi saygı duyar ve itaat ederiz. Zoar, Zeir Anpin’in Malhut’taki büyük izlenimini anlamamız için bize bu örneği vermektedir.
İnsanları olumlu ya da olumsuz davranışlarımızla ‘etkiliyoruz’. Bazı güçlü izlenimleri, özellikle ilk izlenimleri, silmek veya değiştirmek çok zor veya imkansızdır. Eylemlerimiz, ilahi dosyamız olan manevi ‘kemiklerimiz’ üzerine işlenir. Başkaları tarafından görülen ya da görülmeyen izlenim yaratılır ve yaşamdan sonra ruhun geçireceği süreç için bizimle kalır.
Çevremizde gördüğümüz görüntüler, gördüğümüz görüntünün enerjisini aktaran ve gözlerimizden zihnimize nüfuz eden ışığın yansımalarıdır. İzlenimler bırakırlar ve düşüncelerimizi ve eylemlerimizi etkilerler. Ruhumuzdaki değişiklikleri etkilediği için olumsuz görüntülerden kaçınmak önemlidir.
Zoar’ın gözlerimizle taranması ve uzun çalışmanın yardımıyla, zihnimizde ve ruhumuzda hala kayıtlı olsalar bile, olumsuz görüntüleri bizlere unutturacak daha güçlü bir Işığı kendimize getirebiliriz. Ama tekrar olumsuzluğa geri dönersek olumsuz etkileri de geri gelebilirler.
Önceki neslin büyük Kabalistlerinden biri olan ve“Baba Sali” olarak bilinen Rabi Yisrael Abu-Hatsera, görme duyusunu sadece gerekli olanı görmek seviyesine indirgediği ve tüm olumsuz imajlardan kaçındığı için daha fazla ışığa hak kazandığını söylemişti. Sadece ışıktan etkilenmişti. Maddenin ötesini görebiliyor ve maddeyi kontrol edebiliyordu. Başkaları için yaptığı dualar her zaman cevaplandı, bu nedenle “Dua Eden Baba” anlamına gelen “Baba Sali” adı ona verildi.