Tikun 21 – 183
Vayikra 26:44
וְאַף-גַּם-זֹאת בִּהְיוֹתָם בְּאֶרֶץ אֹיְבֵיהֶם, לֹא-מְאַסְתִּים וְלֹא-גְעַלְתִּים לְכַלֹּתָם–לְהָפֵר בְּרִיתִי, אִתָּם: כִּי אֲנִי יְהוָה, אֱלֹהֵיהֶם
Ayrıca, buna (זֹאת, Şehina) karşın, düşmanlarının topraklarında oldukları zaman bile, onlardan, onları tüketecek, onlarla [olan] Antlaşmam’ı feshedecek kadar iğrenmeyeceğim ve onları reddetmeyeceğim – zira Ben, onların Tanrısı A-şem’im.
Vayikra 26:45
וְזָכַרְתִּי לָהֶם, בְּרִית רִאשֹׁנִים: אֲשֶׁר הוֹצֵאתִי-אֹתָם מֵאֶרֶץ מִצְרַיִם לְעֵינֵי הַגּוֹיִם, לִהְיוֹת לָהֶם לֵאלֹהִים–אֲנִי יְהוָה
“[Bu nedenle] Onlara T-anrı olmak üzere [tüm] ulusların gözleri önünde Mısır Ülkesi’nden çıkarmış olduğum ilk nesil [ataları] ile [olan] antlaşmayı, onlar adına hatırıma getireceğim – Ben, A-şem’im”.
Yukarıdaki iki pasuk bize Şehina ile olan bağlantımızın Işık için yaşam çizgimiz olduğunu söylüyor. Bizi antlaşmaya ve Son Kurtuluş’a bağlayan şey budur.
Şehina’ya bağlı olduğumuz sürece, kendimizi sürgünde bulsak veya sürekli olumsuzluklarla savaşmakta olsak bile asla kaybolmayız.
Bir önceki Günlük Zoar’da (#441), Rabi Şimon Teilim’den alıntı yapmıştı:
Teilim 27:3
אִם-תַּחֲנֶה עָלַי, מַחֲנֶה לֹא-יִירָא לִבִּי: אִם-תָּקוּם עָלַי, מִלְחָמָה בְּזֹאת, אֲנִי בוֹטֵחַ
“Bir ordu beni kuşatırsa, yüreğim korkmayacak; bana karşı savaş çıksa bile, o zaman bile kendime güveneceğim.”
Rabi Şimon bu pasuğu bize kendimizi olumsuzluklardan nasıl koruyacağımızı öğretmek için kullandı. Aynı zamanda, Şehina’ya ışık çekmek için bağlantımızı yaptığımızda da kesinlik inşa eder.