Tikun 21 – 160
Günlük Zoar 418’in anlatımından devam:
Devarim 16:16
“שָׁלוֹשׁ פְּעָמִים בַּשָּׁנָה יֵרָאֶה כָל-זְכוּרְךָ אֶת-פְּנֵי יְהוָה אֱלֹהֶיךָ, בַּמָּקוֹם אֲשֶׁר יִבְחָר-בְּחַג הַמַּצּוֹת וּבְחַג הַשָּׁבֻעוֹת, וּבְחַג הַסֻּכּוֹת; וְלֹא יֵרָאֶה אֶת-פְּנֵי יְהוָה רֵיקָם”
“Yılda üç kez tüm erkeklerin, [T-anrı’nın] seçeceği yerde T-anrın A-şem’in Huzuru’nda görünmelidir: Matsa bayramında, Şavuot bayramında ve Sukot bayramında. Ama [bu vakitlerde kişi,] T-anrı’nın Huzuru’nda boş elle görünmemeli.”
Y-Ke-V-Ke’nin ‘yüzünü görmemiz’ gereken üç bayram vardır. Bu bayramlar Pesah, Şavuot ve Sukot’tur. Kutsal Tapınak hala ayaktayken, insanlar gelip T-anrı’nın görkemini görebilir ve emirlerin – bayrama ait mitsvaların, basit yönünü yerine getirebilirdi. Günümüzde ışığı görmek için kısıtlamalara uymalıyız.
Bayramların isimleri, o etkinlik sırasında yapılacak kısıtlamanın türünü açıklar. Pesah sırasında, yedi gün boyunca aldığımız yiyecek türünü kısıtlar ve Matsa yeriz. Şavuot’tan önce bayrama kadar 49 gün saymalıyız; ve Toa’nın verildiği günden önceki üç günden itibaren de, ilişkilerde ekstra kısıtlamalarımız var[dı]. Ve Sukot bayramı sırasında Suka’da (çardakta) oturmamız gerekir.
Bu olaylar bize İbranice’de ‘iç’ anlamına gelen Y-Ke-V-Ke’nin ‘yüzüne’ bağlanmak için özel bir fırsat verir. İç ışık, Y-Ke-V-Ke’nin ışığından bir hediyedir. Pesah sırasında, esaretten kurtulma yeteneği olan kurtuluş ışığının armağanını alırız. Şavuot’ta, ilahi seviyelere bağlanmak için aracımız olan Tora’nın armağanını alırız. Ve Sukot’da, bizi tüm yıl boyunca ayakta tutan Hasadim ışığının armağanını alırız.
Tora bize Y-Ke-V-Ke’yi ‘görmeye’ gelmemizi, ancak elimizin ‘boş’ olmamasını söyler.
Devarim 16:17
“ אִישׁ, כְּמַתְּנַת יָדוֹ, כְּבִרְכַּת יְהוָה אֱלֹהֶיךָ, אֲשֶׁר נָתַן-לָךְ.”
“T-anrın A-şem’in sana vermiş olduğu bereket doğrultusunda, herkes, elinin verebileceği kadarını [getirmelidir].
Zoar, hediyeleri sahip olduklarımız için mutluluk ve neşe olarak ifade eder. Mutluluk olmadan kendimizi Işıktan uzaklaştırırız ve bu nedenle ‘kusurlu’ kabul ediliriz.
Vayikra 21:18’de “ כִּי כָל-אִישׁ אֲשֶׁר-בּוֹ מוּם, לֹא יִקְרָב” “Zira [bedensel] kusuru olan herhangi bir kişinin [kutsal göreve] yaklaşması uygun değildir..” denmiştir.
Sahip olduğumuz her şey Işıktan bir hediye olarak gelir. Mutlulukla geri verdiğimizde, aslında bize gizlice verilen aynı ışıkla bir yakınlık yaratırız. Bayramlarda yapılan her kısıtlama, o olayda ortaya çıkan artan ışıkla daha iyi bir bağlantı sağlar.
Orijinal hediyeden geri vermek, faydalandığımız Hasadim Işığı olan geri dönen ışığı yaratır.
Zoar’da, Mişle 21:14’den alıntı yaptığı gibi,
“מַתָּן בַּסֵּתֶר, יִכְפֶּה-אָף” “Gizli hediye, öfkeyi yatıştırır”.
Gizlice vermek ışığın yoludur ve vereni daha yüksek bir düzeye çıkarır. Dünyayı aydınlatan iyi bir amacı desteklemek için verdiğinizde, karşılığında hiçbir şey beklemeyin. Bize diğerleri ile paylaşmak için ne hediye verildiyse, onu Işık’ın yaptığı gibi gizlice paylaşmalıyız.
Vefat etmiş kişiler adına bağış yapılmasında sakınca yoktur. Halka açık bir şekilde onurlandırılmak veya benzeri bir ödül almak, ödülün en sınırlı şeklidir. Gerçekten ihtiyaç duyduğunuz yerde ve zamanda tezahür edebilecek ‘mitsva banka’ hesabınızda daha fazla Işık olması güzel bir sertifikadan veya duvardaki bir plaketten daha iyidir.
SADECE mutlulukla verin ve paylaşın, sahip olduğunuz her şeyi bir hediye olarak aldığınızı ve şimdi onu paylaşma fırsatınız olduğunu bilerek.
Bu manevi ruhsal kuralı anlamak için Divre Ayamim I 29’a gidip onu Kral David’den inceleyeceğiz. Oğlu Şelomo’nun ilk Kutsal Tapınağı inşa etmesi için her şeyi hazırladı. Halktan altın, gümüş ve diğer değerli malzemeleri topladı.
Divre Ayamim I 29:9
“וַיִּשְׂמְחוּ הָעָם, עַל-הִתְנַדְּבָם, כִּי בְּלֵב שָׁלֵם, הִתְנַדְּבוּ לַיהוָה; וְגַם דָּוִיד הַמֶּלֶךְ, שָׂמַח שִׂמְחָה גְדוֹלָה”
“Sonra halk sevindi, çünkü isteyerek sundular, çünkü Y-Ke-V-Ke’ye gönülden sundular; ve kral David de büyük bir sevinçle sevindi”
29:10’dan hemen sonra Kral David ‘Y-Ke-V-Ke’yi mübarek kılmış anlamına gelen manevi bir eylemde bulunmuş ve 29:11’de insanları Hayat Ağacı’na bağlamıştır.
“לְךָ יְהוָה הַגְּדֻלָּה וְהַגְּבוּרָה וְהַתִּפְאֶרֶת, וְהַנֵּצַח וְהַהוֹד, כִּי-כֹל, בַּשָּׁמַיִם וּבָאָרֶץ: לְךָ יְהוָה הַמַּמְלָכָה, וְהַמִּתְנַשֵּׂא לְכֹל לְרֹאשׁ”
“senin için Y-Ke-V-Ke, büyüklük (Hesed) ve güç (Gevura) ve görkem (Tiferet) ve zafer (Netsah) ve heybet (Hod); çünkü gökte (üstsel manevi) ve yerde (aşağıda) olan her şey (Yesod) senindir; Çünkü Y-Ke-V-Ke krallıktır (Malhut) ve yüce olan her şey (Malhut’u yükselten) her şeyden üstte (üst üç Sefirot)”
29:14’de devam eder
וְכִי מִי אֲנִי, וּמִי עַמִּי, כִּי-נַעְצֹר כֹּחַ, לְהִתְנַדֵּב כָּזֹאת: כִּי-מִמְּךָ הַכֹּל, וּמִיָּדְךָ נָתַנּוּ לָךְ
“Fakat ben kimim ve halkım nedir ki bu türden (Malhut) sonra bu kadar isteyerek sunan gücü (verilen ışığı) durdurabilecek? SENİN ELİNDEN VE SENDEN GELEN HER ŞEYİ BİZ SANA VERDİK”
Armağanlarınızı paylaştığınız zaman, Işığın gücünün sizin aracılığınızla devam etmesine ve sizi Hayat Ağacına bağlı tutmasına izin verirsiniz.
Bu çalışmayı zihnimize kazımalıyız
כִּי-מִמְּךָ הַכֹּל, וּמִיָּדְךָ נָתַנּוּ לָך
SENİN ELİNDEN VE SENDEN GELEN HER ŞEYİ BİZ SANA VERDİK”