İbranice çeviri:
2. נִסְתָּר תּוֹךְ הַנִּסְתָּרִים שֶׁל סוֹד הָאֵי”ן סוֹ”ף בָּקַע וְלֹא בָקַע אֶת הָאֲוִיר שֶׁלּוֹ לֹא נוֹדַע כְּלָל, עַד שֶׁמִּתּוֹךְ דֹּחַק הַבְּקִיעָה שֶׁלּוֹ מְאִירָה נְקֻדָּה אַחַת נִסְתֶּרֶת עֶלְיוֹנָה אַחַר אוֹתָהּ נְקֻדָּה לֹא נוֹדַע כְּלָל, וְלָכֵן נִקְרֵאת רֵאשִׁית, הַמַּאֲמָר הָרִאשׁוֹן שֶׁל הַכֹּל. בְּרֵאשִׁית בָּרָא אֱלֹהִים “אֵת “הַשָּׁמַיִם “וְאֵת “הָאָרֶץ, רָאשֵׁי תֵבוֹת אהו”ה, שֶׁבּוֹ נִבְרְאוּ שָׁמַיִם וָאָרֶץ. א”ה – בּוֹ נִבְרְאוּ הַשָּׁמַיִם. ו”ה – בּוֹ נִבְרְאָה הָאָרֶץ וְכָל מַה שֶּׁיֵּשׁ בָּהּ. וְהוּא נָתַן תְּשׁוּקָה בְּכָל הָאִילָנוֹת וְהָעֲשָׂבִים שֶׁבָּאָרֶץ, שֶׁהוּא מַה שֶּׁאָמְרוּ, אֵין לְךָ כָּל עֵשֶׂב וְעֵשֶׂב מִלְּמַטָּה שֶׁאֵין מְמֻנֶּה עָלָיו מִלְמַעְלָה וְשׁוֹמֵר אוֹתוֹ, שֶׁמַּכֶּה אוֹתוֹ וְאוֹמֵר לוֹ גְּדַל, שֶׁנֶּאֱמַר (איוב לח) הֲיָדַעְתָּ חֻקּוֹת שָׁמָיִם אִם תָּשִׂים מִשְׁטָרוֹ בָאָרֶץ:
3. (דניאל יב) וְהַמַּשְׂכִּלִים יַזְהִרוּ כְּזֹהַר הָרָקִיעַ וּמַצְדִּיקֵי הָרַבִּים כַּכּוֹכָבִים לְעוֹלָם וָעֶד. הַזֹּהַר הַנִּסְתָּר שֶׁל הַנִּסְתָּרִים הִכָּה בָּאֲוִיר שֶׁלּוֹ [שֶׁהִגִּיעַ וְלֹא הִגִּיעַ] [וְהֵאִיר] בִּנְקֻדָּה זוֹ [אוֹר], וְאָז הִתְפַּשְּׁטָה הָרֵאשִׁית הַזֹּאת, וְעָשָׂה לוֹ הֵיכָל לִכְבוֹדוֹ וּלְתִשְׁבַּחְתּוֹ, [כָּבוֹד לְהֵיכָלוֹ וּלְשַׁבְּחוֹ] [נ”א וְלִכְבוֹדוֹ וּלְהֵיכָלוֹ וּלְתִשְׁבַּחְתּוֹ], שָׁם זָרַע זֶרַע קֹדֶשׁ לְהוֹלִיד לְתוֹעֶלֶת הָעוֹלָם, וְזֶה סוֹד (ישעיה ו) זֶרַע קֹדֶשׁ מַצַּבְתָּהּ.
Zoar, Bereşit Peraşası’nın açıklamasının başlangıcında, Kutsal Ari ve Rabi Aşlag’ın çalışmalarında, Hayat Ağacı’nı ve Yaratılış’ın başındaki A-şem’in On Sözünü temel aldığı sırrını, ortaya koymaktadır.
Sonsuz Işık’tan, dünyaların yaratılması için gerekli olan boş alanı yaratan bir Işık kıvılcımı ortaya çıktı. Bu kıvılcım, bütün varoluşun, onun tarafından [bir arada] tutulduğu “Yargı”nın bir yönüdür. Bu, sebep ve sonuç sistemidir. Bu noktadan itibaren, yaratılıştaki her adım, bir önceki adımından daha sınırlı olacak şekilde, devam etti.
İlk ışık kıvılcımının rengi yoktu ama onun içinden farklı sefirotları temsil eden farklı renk tonları geldi. İlk renkler beyaz (Hohma), Kırmızı (Bina), Yeşil (Tiferet) ve Malhut için Siyahtı.
İşte! İlk yaratılış süreci hakkında birkaç bilgi. Yaratan, Kutsal Olan Mübarektir O, yarattığı varlıklar için özel bir “ev” oluşturacak bir yer yaratma arzusu ile doldu. Kendisi’nin bir uzantısı olan, manevi sistemi olan bir yer. Bu yerde, fiziksel dünyalar kuracak ve kendi özel varlıklarına, çevrelerini kontrol etme ve Kendisi gibi olabilme [Kendisine ait özelliklere sahip olabilme] becerisini verecekti.
Yaratılıştan önce, varlığın tamamını dolduran yalnızca Işık vardı. O’nu tanımlayamadığımız veya onun hakkında hiçbir şey bilmediğimiz için O’na Kutsal Olan Mübarektir O, “Sonsuz” diyoruz. Bu “yeri” “המקום” yaratmak için, Sonsuz Işık, Kendisini (Işığını) orta noktadan her yöne eşit olacak şekilde geri çekti ve uzaklaştırdı. Bu süreç boş bir küresel alan yarattı.
Bu yaratılan boş alanın “boşluğu” Işığın boşluğu değildi, Işığın, bir sistem ve süreç içerisinde gizlendiği bir durumdu. Bu prensibi anlayabilmek için kendimize örnek Işık kaynağı olarak, Güneşi alalım. [Sadece prensibi daha iyi anlayabilmek için bir örnek.] Güneşe belli bir uzaklıktan daha fazla yaklaşamayız veya ona doğrudan direkt olarak bakamayız. Güneş ışığı uzayda görülemez, ancak onun her yerde var olduğunu bilir ve yolundaki herhangi bir materyale çarptığında ışığın yansıdığını biliriz.
Bahsetmiş olduğumuz boş alanın yaratılmasına “Tsimtsum” denir ve bu kelimenin anlamı “azaltma”dır. Sonsuz ışık, güçlerinin açığa çıkabileceği bir yer açmak için ilk yaratmış olduğu küredeki varlığını azalttı.
Işık’ın varlığının sınırlandırılarak azaltılmış olması, “Yargı” güçlerinin kökü olan bir karanlık durumu yarattı. Işık’ın eksikliği aynı zamanda daha önce orada hiç var olmayan bir şey yarattı ve o da “Kap”tı. Bir şeye sahip olmak ve sonra onun eksikliğini deneyimlemek, daha önce orada olan Işık’ı geri alma arzusu olan bir “Kap” yaratır.
Yaratılışın bu şekilde gerçekleşen yönünün faydası, şimdi kaplarımızı yerine getirme arzusuna sahip olabilmemizdir.
Küre, karanlıkta kalamazdı, bu yüzden bir sonraki adımda Sonsuz Olan, Sonsuz’dan aşağıya bir boru gibi ince bir çizgiyle devam etti, ancak kürenin diğer yüzeyine değmedi. Neden bu hat kürenin sonuna kadar inmedi?
Sonsuz olan, küreyi tam olarak çevreliyor ve eğer bu hat diğer tarafa dokunacak olsaydı, küreyi Sonsuz ışıkla doldurmuş olacaktı ve ona tamamen sahip olmuş olacağından bu da kürenin varlığını yani bir “kap” olarak kimliğini geçersiz kılacaktı. Çünkü bu şekilde Sonsuz Işık’a bir arzusunun olmasına gerek kalmayabilirdi, eğer Işık tüm hat boyunca kürenin diğer tarafına da ulaşsaydı, zaten içi Işıkla dolu ve etrafı da Işıkla çevrili hale gelecekti.
Eğer iki element eşit hale gelirse bir olarak birleşirler ve aralarındaki farkları göremeyecek hale geliriz. Basit bir örnek, su ile temas eden bir buz küpüdür. Buz suya eridiğinde, artık onu göremeyiz. İkisi birlikte artık su olmuşlardır.