Şemot 23:15
וְלֹא-יֵרָאוּ פָנַי, רֵיקָם
“…Huzurum’da boş elle görünmeyin…”
T-anrı, Kutsal Tapınağı görmeye geldiğimizde, boş elle gelmememiz gerektiğini söylemektedir. Bizim için, bu bizi Işığa bağlayan herkes için geçerlidir. Zoar, bu sözleri Mişpatim Peraşası’ndan alıntılar yaparak bize dualarla ilgili önemli bir ilke öğretiyor. İhtiyacımız olan veya sahip olmak istediğimiz Işığı almak için, buna uygun bir kap inşa etmeliyiz. Yaratılışın altıncı gününde (Yesod Sefirası) günah işledik ve bu yüzden ölümsüzlük durumunu kaybettik. Yaşamlarımıza gelen serbest ve sürekli bir Işık akışı yaşadık. Şimdi ise her Işık parçasını kendimiz kazanmak zorundayız.
Bereşit 3:19
בְּזֵעַת אַפֶּיךָ, תֹּאכַל לֶחֶם, עַד שׁוּבְךָ אֶל-הָאֲדָמָה, כִּי מִמֶּנָּה לֻקָּחְתָּ: כִּי-עָפָר אַתָּה, וְאֶל-עָפָר תָּשׁוּב
“Toprağa geri dönene kadar ekmeğini alnının teriyle yiyeceksin; çünkü sen ondan [topraktan] alınmıştın; çünkü tozsun sen ve toza geri döneceksin”
Bu pasuk, bu anlayışın anahtarıdır. Bu dünyada Malhut’ta yaşadığımız sürece, Işık için çalışmak zorundayız. “Ekmek” Işığın yönüdür ve “ter” kazanımın yönü ve sürecidir. “Utanç Ekmeği”, Işık’ı hakederek kazanmadan aldığımızda olur.
Bize fayda sağlayan manevi bir bağlantı kurduğumuzda, “utanç ekmeği” ni “kazanarak, kaldırmak zorundayız. Bunda yapılacak olan ilk şey, başkalarını da dualarımıza dahil etmektir. Dua kitaplarımız tüm İsraillileri kapsayacak şekilde çoğul olarak yazılmıştır. Başkaları için yaptığımızda kendimizi genişletiriz. Kişisel meditasyonumuz (kavanamız), daha büyük bir kap inşa etmek için başkalarını da içermelidir.
Bizi Işığa yaklaştıran her manevi çalışmanın ücretini ödemeliyiz. Bizi “besleyen” kanalları desteklememiz gerekir. Bu kullandığımız her kanal için geçerlidir. Biri bir restoranda yemek için para ödeyip diğer restoranlarda da ücretsiz yemek bekleyemez. Bu dünyada da işe yaramıyor ve manevi olarak da çalışmıyor.
Merkez sütununun yönü olan Yaakov, A-şem’in kendisine gösterdiği büyük Işığı gördü ve söz verdi:
Bereşit 28:22
וְכֹל אֲשֶׁר תִּתֶּן-לִי, עַשֵּׂר אֲעַשְּׂרֶנּוּ לָךְ
“Bana vereceğin her şeyden onda birlik bir payı Senin için ayıracağım”.
İlk günah altıncı gündeydi, bu Yesod’un bir yönüydü ve bu nedenle, dünyaya ve her birimize olan akış engellendi. Bağışlarınızı Işığa erişmenizi sağlayan herkesle paylaşın. Malhut’taki kabınızı (yedinciyi) Yesod’a (altıncıya) bağlar ve Işığın kaba doğru akmasını sağlar.
Bağış yapmak için en uygun zaman Cuma günüdür. (Perşembe gecesinden- Şabat başlamadan, öncesine kadar). Bu eylemle, Yesod düzeyinde yaratılan hatayı “onarırız”. Bizi Şabat Işığı için daha iyi hazırlar. Bağışınızı haftalık parçalara bölmek ve her Şabat’a daha büyük bir kap ile girmek daha faydalı olacaktır. Sık sık verme hareketi ruhumuzu düzenli olarak güçlendirir ve olumsuzlukları yaşamımızdan uzaklaştırır.
Bir kişinin yoğun bir programı varsa ve her zaman Cuma günleri bağış yapamıyorsa, o zaman bağışlamak istediği miktarla ilgili hızlı bir not alabilir. Yazdığınız not bir söz olarak hizmet eder ve bağışı fiziksel olarak yapmadan önce bile bir kap oluşturulur. Işık kanallarınızı onarın ve Işığı almak istediğinizde “boş elle görünmeyin.”