Tikun 24 – 7
‘Cehennem’, גיהנם (Geinam)olarak adlandırılan ateşle ruh temizleme süreci, ruhsal sistemin ‘dinlendiği’ Şabat günü durdurulur.
Şabat’ta Hayat Ağacı’nın üst üç Sefirot’undan biri olan Bina Sefirası’na yükseltiliriz. Burası, Tikun dünyasının dışındadır. Bu bir dinlenme halidir çünkü Bina’da zaman veya eylem yoktur. Tamamen saf enerjidir ve dünyayı ayakta tutan ışık kaynağıdır.
Şemot 35:3
“לֹא-תְבַעֲרוּ אֵשׁ, בְּכֹל מֹשְׁבֹתֵיכֶם, בְּיוֹם, הַשַּׁבָּת”
“Şabat günü yaşadığınız yerlerde ateş yakmayacaksınız”
Ateş bir dönüşüm sürecine neden olur. Maddi düzeyde, ateşin, katıyı nasıl sıvıya ve buhara dönüştürdüğünü görürüz. Manevi düzeyde ise ateş, Malhut’ta ruhumuzun bir parçası haline gelen benliğe yönelik tüm arzuları ortadan kaldırır.
Şabat’ta ateş yaktığımızda, Malhut’ta Binah’a yakınlık duymamamızı sağlayan ve bizi Şabat’ın ışığından ayıran bütün bir dönüşüm sürecini harekete geçiririz.
Kan, Nefeş’in ruh seviyesinin var olduğu yerdir ve Zoar bize Karaciğer ve Dalağın vücuttaki גיהנם, ‘Cehennem’ yeri olduğunu açıklar. Bunlar, kanımızda olan olumsuzluklarla ilgilenirler.
Tora “yaşadığınız yerlerin tümünde” בְּכֹל מֹשְׁבֹתֵיכֶם derken, bu, fiziksel ve ruhsal varoluş anlamına gelir. Nefeş’in ruh seviyesi kanda ‘yer alır’ ve bize yaşam gücünü verir. İçimizdeki veya dışımızdaki öfkenin ifade edilmesine izin verdiğimizde, kan sistemimizde ateşin yanmasına izin vermiş oluruz. Bu, Şabat’ın ışığından kopukluk yaratır ve ‘cehennem’ ve Tikun süreci olan bir ruh temizliği sürecini gerektirir.
Tora’taki tüm kurallar gibi, bu da T-anrı’ya ‘itaat’ etmek için ‘dini’ eylemlerle ilgili değildir. Manevi sistemle ilgilidir. Tora, ışığa ve yaşam gücüne mümkün olan en iyi şekilde nasıl düzgün bir şekilde bağlanacağımız konusunda rehberimizdir.
Haftada bir kez Şabat’ta tüm dünyanın ‘duraklamaya’ geçtiğini ve Şabat ile Binah’a bağlandığını düşünün.