Tikun 21 – 175
Şemot 10:22
וַיֵּט מֹשֶׁה אֶת-יָדוֹ, עַל-הַשָּׁמָיִם; וַיְהִי חֹשֶׁךְ-אֲפֵלָה בְּכָל-אֶרֶץ מִצְרַיִם, שְׁלֹשֶׁת יָמִים
“Moşe elini gökyüzüne doğru uzattı ve üç gün boyunca Mısır Ülkesi’nin tümünde yoğun bir karanlık oldu”
Şemot 10:23
לֹא-רָאוּ אִישׁ אֶת-אָחִיו, וְלֹא-קָמוּ אִישׁ מִתַּחְתָּיו–שְׁלֹשֶׁת יָמִים; וּלְכָל-בְּנֵי יִשְׂרָאֵל הָיָה אוֹר בְּמוֹשְׁבֹתָם
“Üç gün boyunca insanlar birbirlerini göremediler ve kimse yerinden kalkamadı. Fakat tüm Bene-Yisrael için, yaşadıkları yerlerde ışık vardı.”
Mısır’daki dokuzuncu bela Karanlıktı. Malhut’tan Keter’e, Hohma dokuzuncudur ve Mısır’ı vuran da budur. Moşe, onları o seviyeden ayırdı. Işığın dünyaya geldiği yer burasıdır.
Mısırlılar olanları zihinsel ruhsal düzeyinde göremediler. Beyin gözün gördüğünü yorumlar. Beyin ‘engellenmiş’ ise, kişi ne gördüğünü anlayamaz, yorumlayamaz. Ölü gözlerde bile önlerindeki nesneleri görme mekaniği vardır. Ancak ruh bedende olduğunda ve beyni şarj edecek ışığa sahip olduğunda, insan kendi gözleriyle gördüklerini anlayabilir.
T-anrı güneşin ve ayın parlamasına üç gün boyunca engel olmadı, bu Hohma seviyesinden tam bir kopukluktu ve Mısırlılar felçli gibiydi. Üç gün aynı zamanda T-anrı’nın Mısırlılardan ayırdığı üst üç Sefirot’u temsil eder. İsrailoğulları bundan etkilenmediler ve bu nedenle “evlerinde (ruhun) nuru(ışığı) vardı”.
Teilim 18:12
יָשֶׁת חֹשֶׁךְ, סִתְרוֹ–סְבִיבוֹתָיו סֻכָּתוֹ; חֶשְׁכַת-מַיִם עָבֵי שְׁחָקִים
Karanlığı perdesi yaptı; karanlık sular, gökyüzünün yoğun bulutları etrafındaki Suka’sıydı.
T-anrı, Hohma’nın ışığını, yanında olduklarını (Sukka) düşünseler bile herkesten ‘gizleyebilir’. Suyla dolu ağır bulutlar görsek bile Hasadim’i (Suyu) bizden ‘saklayabilir’.
Daniel 2:22
הוּא גָּלֵא עַמִּיקָתָא, וּמְסַתְּרָתָא; יָדַע מָה בַחֲשׁוֹכָא, ונהירא (וּנְהוֹרָא) עִמֵּהּ שְׁרֵא
“Derin ve gizli şeyleri ortaya çıkarır; O karanlıkta olanı bilir ve ışık O’nunla birlikte yaşar.”
Bütün sırlar, karanlık denilen bir engel ile Hokma seviyesindedir. Bunu kırmak için olumlu eylemlerimizle çizdiğimiz ışık olan Hasadim’i kullanmamız gereklidir. Bu gerçekleştiğinde Hohma’nın ışığını açığa çıkarırız ve hayatlarımızı daha net görebiliriz.
Şemot 14:31
וַיַּרְא יִשְׂרָאֵל אֶת-הַיָּד הַגְּדֹלָה, אֲשֶׁר עָשָׂה יְהוָה בְּמִצְרַיִם, וַיִּירְאוּ הָעָם, אֶת-יְהוָה; וַיַּאֲמִינוּ, בַּיהוָה וּבְמֹשֶׁה, עַבְדּוֹ
Yisrael T-anrı’nın Mısır’a karşı açığa çıkardığı büyük güce şahit oldu. Halk T-anrı’ya derin bir saygı duydu; T-anrı’ya ve kulu Moşe’ye inandı.
Zoar bize Tora’daki הָעָם (‘halk’ veya ‘Ulus’) kelimesinin karışık çoğunluğu ifade ettiğini söyler. Yukarıdaki pasuk, Kızıldeniz’in yarılıp geçilmesinden hemen sonra söylenmiştir.
Bu pasukta İsrail, T-anrı’nın büyük elini (Hesed seviyesi) ‘gördü’ ve karışık çoğunluk Y-Ke-V-Ke’den ‘korktu’ ve Y-Ke-V-Ke ve Moşe’ye bir kanal olarak ‘inandı’. T-anrı’nın gücünü doğrudan göremediler. İsrailliler, Erev Rav olan Karışık Çoğunluk’tan farklı olarak, ışığı daha yüksek bir seviyede bağlama ve görme yeteneğine sahiptirler.
Zeharya 14:9
וְהָיָה יְהוָה לְמֶלֶךְ, עַל-כָּל-הָאָרֶץ; בַּיּוֹם הַהוּא, יִהְיֶה יְהוָה אֶחָד-וּשְׁמוֹ אֶחָד
Ve A-şem bütün dünyanın kralı olacak; o gün A-şem bir olacak ve adı bir olacaktır.
Sadece dünyadaki ışığın tam ifşasını deneyimlediğimizde, engeller kaldırılacaktır çünkü yukarısı ve aşağısı aynı olacaktır. Artık ayrılık ya da karanlık olmayacaktır.